Bilgisayar Mühendisliği kavramı diğer bölümlerden de mühendisliklerden de biraz farklıdır.Siz hiç doktor olmadan ameliyata girebilen bir insan gördünüz mü? Ya da okulunu okumadan kitaplardan eksiklerini tamamlayarak avukatlık yapan birisini.Ne yazıkki iş bilgisayar mühendisliğine gelince bozuluyor.2 yıllık meslek yüksek okullu mu dersin, 4 yıllık donanım okuyup yazılımda uzmanlaşan mı dersin, nasıl / nerde öğrendin dediğimde evde tutorial izleyerek bu işe başladım diyen mi dersin hatta ve hatta elektrik elektronik, endüstri gibi bölümlerde okuyup aldığı bir iki programlama dersiyle bilgisayar mühendisliğinin işini elinden alma yoluna gidenler mi...Liste böyle uzar gider.
Neyi yaptık? Neyi Yapmadık? Neyden memnun kaldık? Neyi keşke yapsaydık?
27 Kasım 2013 Çarşamba
19 Kasım 2013 Salı
Sözüm çılgın olanlara, aykırılara, baş kaldıranlara...
Kitaplar, filmler, diziler. Mesleki tutkumu bir kenara
koyarsam hayatımda eşim, dostum bir de kitaplarım, film ve dizi arşivlerim
kalır. Bu yüzden ben de bugün hem mesleki tutkuma tutku katan hem de arşivimde
önemli bir yere sahip olan Jobs’tan bahsedeceğim.
Bu meslekte var olun ya da olmayın hepimiz Steve JOBS ismini
bir yerlerde mutlaka duymuşuzdur. Vefat ettiğinde hiç tanımadığım bu adam öyle
üzdü ki beni; hayatını, neler yaşadığını, Apple’ı yoktan nasıl var ettiğini daha
doğrusu her şeyini öğrenmek istedim. Önce biyografisini almayı düşündüm, vakit
yaratıp alamadan filmi çıktı, bugün yarın ertesi gün derken filmde gösterimden
kalktı. En sonunda DVD’sini kaptığım gibi soluğu evde aldım ve Play’e bastım,
iyi ki basmışım.
Etiketler:
anadolu üniversitesi,
Apple,
bilgisayar mühendisliği,
bilgisayar mühendisliğini nasıl bilirdiniz,
ceren aksu,
dizikitapfilm,
Film,
Jobs,
movie,
Steve Jobs
18 Kasım 2013 Pazartesi
Adobe ColdFusion Hakkında
Bilgisayar mühendislerinin bir çoğu bölüme başladıkları andan itibaren gördükleri ya da uzmanlaşmak istedikleri programlama dillerinin kodlarını ya da derslerini yayınladıkları bir blog açarlar.Biz bu sitedeki 3 insan da bu yola başvurmadık nedense.Adının çok da gerekli olmadığı kendi blogumda ben de bir kere kod paylaşımı yapmıştım.Bunun sebebi ise bizim bölümdeki öğrenci arkadaşlara yardımcı olabilmek ve bizden sonra gelecek arkadaşlara aynı ya da benzer ödev verilmesi durumunda faydalanmalarıydı. (Evet evet open-source manyağı bir insanım) Gelgelelim kendi adıma; benim böyle bir bloga ya da paylaşıma ihtiyaç duymamamın sebebi ise benim yazdığım veya yazacağım kodların, programlama dillerinin ya da soruların başkaları tarafından çoktan yazılmış ve çözüme kavuşmuş olmasıydı.Evet yazdığım java koduna bazı günler ziyaret olmuyor değil ama bu işten para kazanmak ya da hit çekmek gibi bir amacım olmadığı için de devam ettirme gereği duymadım.
Diyeceksiniz ki :" neden Adobe ColdFusion yazı... bir saniye ;ColdFusion nedir lan ? "
Hemen cevaplayayım efenim... ColdFusion bir markup language'dir.Markup language nedir diye kısır döngüye girmemek için kısaca "HTML" i düşünebilirsiniz.
Şimdi sorunun cevabına gelelim, benim bu dili yazmamdaki sebep ise bu dili dünyada kullanan sayısı çok sınırlıyken ,inanıyorum ki Türkiye'de bu sayı çok daha aşağılarda.Türkçe kaynak bulmakta zorlanacak arkadaşlara bir alternatif olacaktır umuduyla yazacağım.İlerleyen günlerde kurulumundan tutun da , belli başlı örneklendirmeler yaparak ihtiyacı olan arkadaşlara Türkçe ve varolan kaynaklara bir alternatif yaratmak için yine karşınızda olacağım.Şimdi de :" hayatımda ne işime yarayacak bu ?" dediğinizi duyar gibiyim. Öyle demeyin , bir gün lazım olur :)
Etiketler:
adobe,
adobe coldfusion,
anadolu üniversitesi dekanlığı,
bilgisayar mühendisliği nedir,
cfml,
coldfusion,
coldfusion hakkında,
coldfusion markup language,
coldfusion nedir?,
html,
localhost,
mssql,
server
16 Kasım 2013 Cumartesi
Tatlı bir Maraton
"People don't fail, they just stop trying" - Bud Boyd
Bana kalırsa bilgisayar mühendisliği literatüründe yer alan
en önemli deyişlerden biridir ‘Denemekten vazgeçme’. En alışıldık durum yüzlerce
satırlık kod içerisindeki tek hatayı düzeltmeye çalışırken kodun neredeyse her
parçası üzerinde oynamak zorunda olmak.
Tabii bunun dışında karşılaşılan her tür problemde, çözüm süreci ne
kadar uzun olsa da denemekten vazgeçmemektir anahtar. Edison abimizin sözüyle
taçlandırmak gerekirse denemenin sihrini --I have not failed. I’ve just found 10.000
ways that won’t work.
Bahsedeceğim konu ise sonucunu öğrendiğimizde ya ‘denedik ve
başardık’ dedirtecek bize ya da ‘denedik ve denemeye devam edeceğiz’. Mesleki anlamda yaşadığımız ilk yarışma süreci.
Bu sürece dahil olmamıza vesile olansa IBM
– Smarter Planet Challenge.
Etiketler:
ceyda özsoy,
etkinlik,
proje yarışması,
Smarter Planet
13 Kasım 2013 Çarşamba
Google mı Glass?
Geçenlerde Eskişehir’de Google Developer günleri gerçekleşti.
Birbirinden değerli konuşmacıların eşsiz tecrübelerini dinleme fırsatı buldum
ben de tüm Eskişehir’li yazılım-severlerle birlikte. GDG’deydik evet, çok güzel
şeyler de dinledik evet ama aklımızda en çok sevgili Chris’in bize tattırdığı
Google Glass tecrübesi kaldı. Teknik terimlere girmeden bizzat denediğim bu
yeni teknolojiyi sizlerle paylaşmak ve bu konudaki merakı birazcık azaltmak
istiyorum.
GDG’ de bizlere bu teknolojiyi tanıtan Chris Microsoft San Fransisco’da Joystick departmanında Proje Yöneticisiymiş ve
Google Glass’ın testerlarından bir tanesi kendisi. Peki, neymiş Cerencim bu
Google Glass derseniz renkli resimli anlatıyorum şimdi sizlere.
10 Kasım 2013 Pazar
Nev'i Şahsına Münhasır
Yıl 1999 yer TED Ankara Koleji Bilgisayar Labı.
4. sınıf kocaman yanaklı bir kız çocuğu o gün ilk kez bilgisayarla tanışır. Önüne bembeyaz bir sayfa koyar Özgür hocası. Bu sayfa Word' de yazılmış bir metni kopyalayıp başka bir belge açarak ona yapıştırmaktan ibaret olan bir sınavdır. Dener denemesine ama ne bilsin cut'ın o metni tamamen yok edeceğini ve bir daha geri getirmeyip o sınavdan sınıfın en düşük notunu alacağını...
Yıl 2013 yer Eskişehir Anadolu Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği
4. sınıf ve evet hala kocaman yanaklı o kız çocuğu kısmetse 7 ay sonra o metni yok eden bilgisayarın MÜHENDİSİ olacak. Değil copy-paste ctrl+c ctrl+v bile biliyor artık siz neden bahsediyorsunuz ;)
Hayat dediğin şey bir hayli enteresan bana kalırsa. Bundan yıllar yıllar önce biri anneme bu çocuk 7 sene üniversite okuyacak, 2 kere bölüm değiştirecek, doktor da olmayacak dese eminim annem o insana çok gülerdi, ne umdu ne buldu kadıncağız :) Yukarıda da okuduğunuz üzere ben o kocaman yanaklı kız çocuğuyum, hayatındaki ilk büyük başarısızlığını mesleği olarak benimsemiş bir kız çocuğu, 2008 senesine kadar bilgisayarla ilişkisi tamamen facebook ve powerpoint olan bir kız çocuğu. Peki o günlerden bugünlere nasıl geldim?
Yatmadan önce 100 F5 darbesi...
Yıllardan bir yıl, diyelim ki bilgisayarlar bu kadar popüler değil,olamıyor.Bilgisayarın olsa internetin olmuyor,olamıyor.Ben okumayı bilmezken evimizde bilgisayar vardı -yıl '95- .Ne yazık ki , evimden internete ilk bağlandığım gün ise lisedeydim.O zamana kadar küçük ve daha küçük çaplarda 2-3 adet web sitesi geliştirmiştim.Bir kaç hazır sistem kullanmayı öğrenmiştim.Ve bütün bu işleri yaparken küçük bir diskete sığdıramadığım bir jpeg dosyasının bana maliyetini düşünebiliyor musunuz ?
Bir diskete sığmayan bir veriyi, internet kafede aynısını bulana kadar araştırmanın liseye bile gitmeyen bir öğrenciye ne kadar pahalıya patladığını.Şöyle bir bakınca "evet bu çocuk bilgisayar mühendisliği okumalıymış, tam filmlerdeki gibi... vs" diye düşündüğünüzü biliyorum ama kısaca şöyle söyleyebilirim ki: alakası yok.Bu dediklerinin sadece filmlerde olduğunun en iyi kanıtlarından biri benim galiba.Keza 8-17 yaş aralığında ürettiklerim, 17-23 arası üniversite hayatında ürettiklerimden daha fazla.Ben çocukluğumdan beri istediğim bölümü, benim bir üst versiyonum olan kuzenim sayesinde edindim .Ne istediğini bilmeyen birisi için önceden verilmiş bu karar belki de hayatının en güzel kararlarından birisiydi.Evet, bilgisayar mühendisliği okumayı istiyordum, ama ne istediğimin, ne kadar istediğimin farkında mıydım ? Tabii ki hayır.Velhasıl kelam, gel zaman git zaman , Anadolu Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünün hazırlığına kapağı attım.Bölüme yarım dönemde geçtim ve anlatacağım hikayelerin bir çoğu bu dönemden sonraya tekabül edecek.
Bir diskete sığmayan bir veriyi, internet kafede aynısını bulana kadar araştırmanın liseye bile gitmeyen bir öğrenciye ne kadar pahalıya patladığını.Şöyle bir bakınca "evet bu çocuk bilgisayar mühendisliği okumalıymış, tam filmlerdeki gibi... vs" diye düşündüğünüzü biliyorum ama kısaca şöyle söyleyebilirim ki: alakası yok.Bu dediklerinin sadece filmlerde olduğunun en iyi kanıtlarından biri benim galiba.Keza 8-17 yaş aralığında ürettiklerim, 17-23 arası üniversite hayatında ürettiklerimden daha fazla.Ben çocukluğumdan beri istediğim bölümü, benim bir üst versiyonum olan kuzenim sayesinde edindim .Ne istediğini bilmeyen birisi için önceden verilmiş bu karar belki de hayatının en güzel kararlarından birisiydi.Evet, bilgisayar mühendisliği okumayı istiyordum, ama ne istediğimin, ne kadar istediğimin farkında mıydım ? Tabii ki hayır.Velhasıl kelam, gel zaman git zaman , Anadolu Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünün hazırlığına kapağı attım.Bölüme yarım dönemde geçtim ve anlatacağım hikayelerin bir çoğu bu dönemden sonraya tekabül edecek.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)