“You are being watched. The government has a secret system,
a machine that spies on you every hour of every day. I know because I built it.”
diyor Lost’tan da tanıdığımız Michael Emerson nam-ı diğer
Harold Finch açılışında dizinin. Hani derler ya bir işin başlangıcı nasılsa gerisi
de öyle gelecektir diye bu dizi şu ana kadar tam da böyle yaptı ve açılışa
yakışır bir seri ile gün be gün beni kendisine bağladı. Peki, neymiş bu “opening
narration” ı merak uyandıran Person of Interest derseniz buyurunuz…
Öncelikle
Person of Interest’in anlamından başlayalım; bir suçla ilgili olduğu düşünülen
ama henüz hakkında herhangi bir resmi suçlama veya girişim yapılmamış kişileri
tanımlamak için kullanılıyor bu tabir ve aslında dizinin konusunu da üstü
kapalı olarak açıklıyor bizlere.
Zenginliğinin
ucunu bucağını henüz anlamlandıramadığım Bay Finch (Micheal Emerson) 11 Eylül’ün
ardından suç eylemlerini önceden sezen ve anahtar kelimelerle ilgiliye bildirip
eylemlerin önüne geçilmesini sağlayan bir bilgisayar programı yazıyor devlet
için. (Bu programı Big Brother’ın ultra mega kapsamlısı ve akıllısı olarak
düşünebiliriz.) Yazıyor yazmasına ama makine terör eylemlerinden aile içi
şiddete kadar her türlü suçu algıladığından bu algı mekanizmasını “relevant(ilgili)” ve
“irrelevant(ilgisiz)” olarak ikiye bölüp devlete sadece terör eylemlerini içeren “relevant”
bölümünü satıyor. Sonra kendi içerisinde bir vicdan muhakemesi yapıyor ve aile
içi şiddet, çete savaşları vs. kısımlarından sorumlu “irrelevant” bölümünü de
kendine meslek haline getiriyor ve karşımıza eski CIA ajanı, Bolt’tan hızlı
koştuğuna kanaat getirdiğim, ölmek bilmeyen John Reese’i (Jim Caviezel) çıkartıyor.
Bu iki kafadara bölümler ilerledikçe Fusco(Kevin
Chapman) ve Carter (Taraji P. Henson) adlı iki NYPD detektifi ile yine eski bir
CIA ajanı olan Shaw’da (Sarah Shahi) ekleniyor ve voltran tamamlanıyor.
Kısacası
bilimkurguyla tatlandırılmış, aksiyonu bol, zaman zaman güldüren, flashbacklerle
düşündüren, film tadında sezon finallerine sahip, J.J. Abrams’ın sihrinden, Jonathan
Nolan’ın kaleminden çıkma şahsına münhasır bir dizi Person of Interest.
Dizi ile ilgili birkaç ilgi çekici detayı da atlamamak
gerek:
- Makine bazı bölümlerde öyle gerçekçi geliyor ki dizinin fanları artık bilgisayar kameralarını bantlarla kapamaya bile başlamış, personofinteresting bir nevi.
- Sezon finalleri film tadında, hiç olmayacak şeyler yapıyorlar tahmin bile edemiyorsun. Bu devirde tahmin edilemeyen “bazı” bölümleri olan diziler neş’eyle şehv’etle tutk’uyla izlenmeli bana göre, oldukça büyük bir açlık var bu konuda.
- Harold Finch’in hayatı öyle güzel kurgulanmış ki bazen bu adam kurgu olamaz, eti kemiği var diye düşünüyorum, yalan yok. Örnekse:
“Finch's real name and early history are unknown. Records
indicate he attended MIT in the late 70s under the name of Harold Wren,[1]
where he graduated at the top of his class. He implies that, during his youth,
he was a hacker who used a homemade computer to expose the code of the then
military-controlled internet precursor ARPANET to the public, which would
eventually lead to the creation of the World Wide Web.” Birebir Wikipedia’ dan alıntı, çık şimdi işin içinden böyle
tapılası karakter mi olur?
Uzatmayayım sizi tanıtımıyla baş başa bırakayım. Ben sevdim
ya siz?
Görüşmek dileğiyle...
Ceren AKSU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sabaha kadar açığız!